Darıca Seymen Koleji Kitap Kulübü, Kurucu Temsilcimiz Sayın Hamiyet Satı , Genel Müdürümüz Murat Kaya, İzmit Yerleşkesi Anadolu Lisesi Mdr. Ydr. İbrahim Küçükbay ve okulumuzun öğretmenlerinin katılımları ile aralık ayı etkinliğini gerçekleştirdi. Seymen Koleji idarecileri ve öğretmenleri, George Orwell’in “Hayvan Çiftliği” ve “1984” adlı kitaplarını değerlendirmek için okulumuzda bir araya geldiler. Edebiyat öğretmenimiz Yalçın Uzuner başkanlığında katılımcılarımız kitaplarla ilgili görüşlerini paylaştılar.
George Orwell 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının önde gelen kalemleri arasındadır. Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanı ve bu romanda yarattığı Big Brother (Büyük Birader) kavramı ile tanınır. Eserlerinde yer alan netlik, zeka, sosyal adaletsizliğe karşı farkındalık ve totalitarizm"e karşı duruşu onun imzası niteliğindedir.
Hayvanlar Çiftliği ise bir devrimin trajedisidir. Bu modern fabl, kesilmekten, kırkılmaktan, sağılmaktan, dövülmekten gına getirerek zalim sahiplerine karşı ayaklanan Manor Çiftliği hayvanlarının hikâyesidir. Karakterler son derece sade ve güçlüdür: Kinik eşek Benjamin, fedakar at Boxer, akılsız kısrak Mollie, hatta serçeleri tüm hayvanların kardeş olduğunu söyleyerek pençeleri arasına çekmeyi deneyen kedi bile akıllarda kolayca yer edinen, çok canlı kişiliklerdir.
İdareci ve öğretmenlerimizin “Hayvan Çiftliği” ve “1984” adlı kitapları ile ilgili yorumları ve görüşleri:
Kurucu Temsilcimiz Sayın Hamiyet Satı; “ George Orwell’in Aristo’nun Zoo politizminden etkilendiğini düşünüyorum. Domuzlar güçsüzken gördükleri yanlışları güçlüyken doğru olarak kabul ediyorlar. Kitapta ilk defa “Dezenformasyon” kelimesini görüyorum. Manası, yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgidir. Güncelliğini kaybetmeyecek bir kitap. Kelimelerin zıt anlamlarıyla kullanımları dikkat çekiyor. 1984 adlı kitabın sonunda 2+2=5 kavramı var. ”
Genel Müdürümüz Murat Kaya; “ 47 yaşındaki bir insan bu kadar üst düzey bir bilgi ve gözlemle bu eseri yazmasına hayran kaldım. Ayrıca Celal Üster’in çevirisi de harikaydı. Diğer çevirilerden aynı tadı alamadım. Celal Üster’e teşekkürü borç biliyoruz. ‘Bütün hayvanlar yoldaştır. Bütün insanlar düşmandır.’ sözü dikkatimi çekti. Kapitalizmde insan sosyalizmdeki insandan farklıdır. Sosyalizm olmazsa olmaz olarak kabul edilmiş ve tanınmadan savunulmuştur. Dünyada insan dediğimiz kavram gerçekten insanlaşma yolunca arzu edilen durumda değil. Ama bizden önce de insanlar yaşadılar ve gittiler ama nasıl bilmiyoruz. İnsanın doğasında ve mayasında Otokratik bir yapılanma var. Dünyada hiçbir zaman doğrucu Davut olmadı. Günümüzde çocuklarımızın dediklerini anlamıyoruz. Cahillik güç olduğu için dünya gerici ve yobaz. ”
İbrahim Küçükbay; “Her kölenin içinde bir zalim efendi yatar, der Aristo. Kitap nadir görülen siyasi bir fabl. Orwell’in hayat hikayesi çok ilginçtir. Üniversite eğitimini reddeder ve emperyalizm savunuculuğunu yapar. Kitabın karakterleri hayvan fakat temsil ettikleri insanlardır. Farklı olan liderlere baktığımızda, geçmişini unutmayan insanlardır.”
Yalçın Uzuner, “ Kitap geçmişte yazılmış olsa da günümüzü anlatıyor. Günümüzde insanlar artık vüduca çiplerin yerleştirilmesini, düşüncelerin okunabilme olasılığını konuşuyor. Kitabın ilk sayfalarında dilde sertlik hissedilse bile daha sonraki sayfalar bağlayıcılık sağlıyor. ‘Bugün bakıldığında dünya elli yıl öncesinden daha ilkel’ cümlesine dikkat çekmek istiyorum. İnsanların dilleri yok edildiğinde, o toplumu zaten yok etmişsinizdir.”
Savaş Atilla; “ Orwell’in kitabı yazdığı yıllar yakın çevresinde 2. Dünya Savaşı kendini belli ederken, neden Sovyetler Birliği’ni eleştiriyor? Bu biraz düşündürücü... Bu kitap dünyanın bir çok yerinde çocuklara çizgi filmi izletilen bir yapıttır. Edebiyat maddi dünyanın bir yansımasıdır. Dünya edebiyatında ‘Distopya’ adında bir kavram vardır. Demek ki dünyanın iyi bir yer olacağı konusunda artık umut kalmamıştır. Totaliter bir sistemin eleştirisi vardır bu kitapta. Bağımlı olduğunuz bir hayat ne kadar bağımsız yaşanabilir? Bir ülkenin dili o güçlü olduğu için önemlidir ve o dil konuşulur.”
Emine Kanar; “Kitap boyunca ‘sıkıntı’ sözü kullanılmıyor, ‘yeniden ayarlama’ gibi yuvarlak ifadeler kullanılıyor. Bu tür kitaplar ütopyadır. İnsanın insana yaptığı zarar, zorbalık olarak ele alınıyor. Kitabı ilk okuduğum yıllarda böyle bir sistemin bir gün var olacağını hiç düşünememiştim. Şu anda evet diyorum, bu kurgu hayatımıza yerleşmeye başladı.”
Selda Örentürk; “ Büyüklere yazılmış bir masal.”
Ayşe Altun; “Hayvan Çiftliği’ndeki ‘Bal Badem Diyarı’nı günümüzle çok bağdaştırıyorum.
Ali Suat Güven; “Kitap insan egosuyla da alakalı. Bütün kapitalist sistemlerde insanlar makineleştirilmeye çalışılıyor. İnsanlar bir kaosa sürükleniyor. Hayvan Çiftliği’ni Mevlana’nın Mesnevisi’ne benzettim.”
Birgül Eroğlu; “Napolyon karakterini Stalin’in karşılığı olarak gördüm.”
İclal Akbaş; “Kitap, insanların zaaflarını değerlendiriyor. Lider insanların savaşlarını bilerek çıkarttığını düşünüyorum. İnsanlar savaşmaz, liderler savaşır.”
Turgay Bozkurt; “İktidar sahiplerinin kurallarını, hayvanların kendi çıkarları doğrultusunda değiştirdikleri görülüyor. İnsan çiftliğin sahibiyken daha rahattılar, sonra daha çok çalışıp daha az yediler.”
Sevi Ergün; “ Bu bir tarih kitabı değildir.”
Aslı Ergün; “Sosyalizm, emperyalizmin alt kümesidir diye düşünüyorum. Bu zamana kadar insanlar adaleti yaşamaya çalışmışlar ama emperyalizm yine de en iyi seçenek olmuş.”
Çalışmaya katılan idareci ve öğretmenler: