ÖZEL SEYMEN KARİYER VE REHBERLİK OKULU ETKİNLİĞİNDE;

 Bahçeşehir Üniversitesi tarafından düzenlenen “Kariyer ve Rehberlik Okulu” sertifikalı programına;

Özel Seymen Eğitim Kurumları idareci, rehberlik ve felsefe bölümünden temsili katılımla kurumsal kültürümüze yeni kazanımlar katıyoruz.

06 Aralık 2013 tarihinde başlayan 20 Aralık 2013 tarihinde bitecek olan bu etkinlikte alanında uzman yetkililer tarafından sunumlar ve atölye çalışmaları paylaşılmaktadır.

06 Aralık 2013 tarihli 1. Modül tam gün süren etkinlikte;

Prof. Dr. Yaşar ÖZDEN            : 21.yy Becerileri ve Değişen Öğrenme Ortamları

Doç.Dr. Selçuk ŞİRİN               :Pozitif Okul İklimi

Doç.Dr. Lauren ŞİRİN               :Kaygı ve Depresyon Belirtileri

Yrd. Doç.Dr. Feyza DOYRAN   :Temel İletişim Becerileri

konuları işlediler. Sunum bitimlerinde soru-yanıt ile görüş alış-verişi yapıldı.

Etkinliğe; Darıca Yerleşkesi Genel Müdürü Murat KAYA, İzmit Yerleşkesi Anadolu Lisesi Müdürü Ercan DEMİR, Rehber Öğretmen Merve TAN, Felsefe Öğretmeni Emine KANAR katıldılar.

Prof. Dr. Yaşar ÖZDEN (Bahçeşehir Üniversitesi) :

 “Üst düzey öğrenme becerilerini öğrencilere kazandıramıyoruz. Söyleme ve yapma seviyemiz olumsuz ki, bu bölüm %70-%90 düzeyinde akılda tutma becerisini ifade ediyor. Yazmıyoruz, çizmiyoruz ama tıklıyoruz. Öğrenme anlam vermedir. Toplumda gerçekleşir. Anlam bireyseldir. Öğrenme ortak olarak anlam vermedir. Günümüzde müfredat, metot, materyal sık sık değişiyor ama insanla ilgili çalışma yeterince yapılmıyor. Özellikle öğretmenin kendini geliştirici olamıyoruz. Uygulayıcı öğretmen geliştirilemiyorsa ya da gelişmiyorsa geliştirilen programlardan istenen sonuçta alınamaz. Üretici olamıyoruz. Tüketici de olursanız her şeyi satarlar. Özellikle öğretmen neyse sınıf oraya kadar gider.”

Doç.Dr. Selçuk ŞİRİN (Newyork Üniversitesi) :

“Kimin okula bağlılığı artıyor? Niçin?

Kimin okula bağlılığı azalıyor? Niçin?

Okul iklimiyle aile iklimi bağı önemli midir? Niçin?

Günümüz dünyasında okulda yenilik ve eğitimde reform 1. ve 2. gündemdir.

ABD’de seçmen 1.tercihinde eğitimde ne yapacaksınız sorusunu sorar.

PISA: 15 yaşındaki çocukların başarı-becerisini ölçer. Matematik, Fen ve okul yazarlığı kapsar. 34 OECD ülkesi arasında sondan 3.yüz.

TIMSS ise 4. Sınıf-8.sınıf arası değerlendirmedir. Dünya da 62 ülkede 42.yiz. Dünya’daki birçok ülke 1962 yılında bizden daha gerideydi. Elbette bizde gelişiyor, değişiyoruz ama diğerleri de daha hızlı gelişiyor, değişiyor. 10 bin dolar Milli gelirimizi 20 bin Dolar üzerine çıkarmalıyız. Elimizde genç kuşağı çok iyi eğitmeliyiz. 

Öğretmen kalitesi+ev ortamı+öğrenci motivasyonu+okul ortamı=BAŞARI

             Sorun zeka değil sorun arzu - istek yani motivasyon…

İşin ilginç yanı 562 yayınlanmış raporda binlerce sayfa bilgi var. Türkiye sadece bir nokta da birinci o da öğrenci motivasyonu yani çocuklarımız okula gelmek istiyor. Bu durum Newyork’da %50 yani her iki öğrenciden birisi okula gitmek istemiyor. Peki Türkiye’de öğrenciler bu kadar istekli de niye Dünya ölçeğinde başarısız durumdayız?

EV ORTAMI:

Evlerimizin kitaplığı boyutu ve zenginliği hangi düzeydedir. Ebeveynlerimizin eğitim seviyesi hangi düzeydedir? Ev kaynaklarında çocuklarımızın sınıflarına uygun yeterli dökümantasyonlar mevcut mudur?

Fakat Türkiye’de evinde zengin kaynağı olan %5’lik bir grup 600 puan sınırını geçerek en ileri ülke seviyelerini yakalayabiliyor. Tavan puan 650’dir.  

Okul ve tatil ilişkisi Türkiye’de gözden geçirilmelidir. Niye yazın 3 ay tatil yapıyoruz? Biz tarım toplumu muyuz? Özellikle de batı da…

Çocuk öğreniyor uzun tatil süreçlerinde unutuyor. Geri geliyor, öğrendiklerini yeniden öğretmeye çalışıyorsunuz. Kışın zorluklarında birçok bölgede imkansızlar içinde okula gelmek için çocuğu zorluyoruz. Güzelim yaz aylarında sanki eğitim yapılmaz diye bir tutum sergiliyoruz. Üstelik 365 günlük 1 yılda en fazla 175-180 gün okula gidiliyor. Yani bir yılın yarısı zaten tatil…

OKUL ORTAMI:

Güney Kore’de 5 bin kitap üzerinde kütüphanesi olan okul oranı %92’dir.

Singapur’da bu oran %72,     Türkiye’de ise, %1’dir.

Türkiye içinde; hiç kütüphanesi olmayan okullar en düşük puan alan okullardır. Daha fazla bilgisayar kullanan okullar ve ülkeler diğerlerinden başarılı değiller.

Güney Kore’de bilgisayarlar arttıkça başarının azaldığı tespit edilmiştir. Derslerde 1-2 öğrenciye bir bilgisayar veren okullar 6 ve daha fazla öğrenciye bir bilgisayar veren okullardan daha az başarılıdırlar. Okulun çekiciliğini tartışmalıyız. Ders saatlerinin fazlalığını tartışmalıyız. Finlandiya Dünya ölçeğinde ilk sıralardadır. Ama günde 4 ders saati görürler.

EV ÖDEVLERİ:

Türkiye’de haftalık 3-5 saat ödev yapan öğrenciler haftada 45 dakika ödev yapandan daha başarılıdırlar. Önemli olan ders saatlerin çokluğu ödevin fazlalığı değildir. Önemli olan etkin öğrenmeyle yetkinleşmektir.

POZİTİF OKUL İKLİMİ:

Okul-Aile / Öğretmen-Öğrenci İlişkisi/ Personel İlişkisi / Pozitif davranışlar/

Ruh sağlığı /Akademik başarı/ Yapısal kaynak / Öğrenci kompozisyonu/

İnsan kaynakları… tüm bunlar birbirini etkileyen ve tamamlayanlardır.

VERİMLİ OKUL:

Lider yöneticiler +İş tatmini yüksek öğretmenler+Katılımcı aileler + Başarılı öğrenciler

VERİMSİZ OKUL:

Memur /Amir yöneticiler/İş tatmini düşük öğretmenler/ İlgisiz aileler /Başarısız öğrenciler

 

13 Aralık 2013 tarihinde tam gün devam edecek 2.modülde;

Doç. Dr. Özlem KARAIRMAK   : Görüşme Teknikleri

Yrd. Doç. Dr. Berna GÜLOĞLU: Aile ile Çalışma(Sınav Kaygısı ve Ergenle İletişim)

Atölye Çalışmalarıyla devam edecektir.

 

Genel Müdür Murat KAYA: “Aileler, sevecenliklerini, kütüphaneleriyle yücelterek,okullar çekiciliklerini, öğrenme zenginliği ve öğretmenlerin olumlu tutumlarıyla pekiştirerek ev ve okul ortamı arasında nitelikli bağı arttırmalıdırlar. Artık balık tutmak değil balığın üretilmesi gerektiği bir dünyada sadece balık yemekle çözüme ulaşamayacağız. Çok ders saati, çok ödev yetmedi, etüt yetmedi, dershane kıskacından çocuklarımızı kurtarmanın tek yolu anlamlı öğrenme-bilinçli sorumluluk düzeyliliğini arttırmaktan geçmektedir. Okula gelme isteği yüksek olan ülkemiz çocuklarını, okul ortamında yarınlara daha verimli nasıl hazırlarız konusunda ciddi yaklaşımlar üzerine yoğunlaşmalıyız. Çocuklarımızı teknoloji mahkumluğundan sıyırıp kitapların efendisi haline dönüştürmeliyiz. Her okul stratejik planlamasında kütüphanesini 5 bin kitaba ulaştırmanın hedefine odaklanmalıdır. Güney Kore’de 4.sınıftaki öğrencinin yılda en az 70 roman okuduğu gerçeğinden hareketle bizim öğrencilerimizin ne eksiği var da okumuyoruz. ailelerimizin kütüphanelerini zenginleştirmek hedef olmalıdır. Özellikle öğretmenlerimiz okuma konusunda önderliklerine yeniden sahip çıkmalıdır. Çok çalıştığımız halde başarısızız ama okuma kültürünü geliştirerek başarılı olacağımıza inanmalıyız.”dedi. Seminer edinimleri program bitiminde kurum paydaşlarıyla paylaşarak kurumsal edinime dönüştürülecektir.